Alarmı duymamıştı.
Ya da alarma kalkacak kadar beklentisi kalmamıştı genç kızın.
Hayatı da alarm gibi ertelemeyi istedi bi an ve kalkıp alelacele hazırlandı.
Hava yağışlıydı.
Havanın kasveti ve kendi düşüncelerini kafasına geçirdiği kapşonuyla savurmaya çalıştı.
Kulağında losing my religion. Ne çok severdi bu şarkıyı.
Metroda otururken çevresini izledi. Kimisi uyumamak için dik durmaya çalışıyor, kimisi hayata küfür edercesine vurmuş kafayı uyumuş, kimi bakışlarda ise kendininkine yakın tanıdık ,ne yapmalıyım da bu durumu düzeltmeliyim, bakışı.
The lengths that I will go to
The distance in your eyes
Ansızın farklı bir bakış yakaladı genç kız. Oydu
Tanıyordu onu. Öyle uzaktan. Sesine ya da gülüşüne uzaktı.
...............
Gözleri bahardı
Yeşil, sarı, mavi... Heyecanın ve yeniliğin her tonunu alırdı gözleri.
Hayatın monotonluğu içindeki en sevdiği hareketti. Durağanlığa karşı duran, ışık ile bile değişen elaydı gözleri
Farklı gülmüştü bu kez ona. Yakalamıştı genç kız. Bu sefer ertelemek yok dedi içinde. Tutamadığı gülümsemesiyle kalktı yerinden....
.............
Hiç tutamazdı ki zaten onun yanında gülümsemesini
..............
Dostu Murat'ın sözleri aklına geldi
Çok sevmeyeceksin arkadaş ; ''En'' seveceksin ...
..............
Güz geldi.
Baharlar soldu.
Gözlerinde gördüğü yeşil artık parlamıyor, yapraklar dökülüyordu.
Baharlar soldu.
Bu sevda otogarda küçük bir çocuğun elindeki şiir kitabında kaldı.
Sevgiler, Aybüke